19 Kasım 2009 Perşembe

AK Parti Diyarbakır anketini açıkladı


AK Parti nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi, AK Parti ile DTP nin çekişmesine sahne olan Diyarbakır da son yaptırdıkları ankete göre birinci parti olduklarını açıkladı. AK Parti nin Diyarbakır da oy grafiğinin gün geçtikçe yukarı çıktığıni belirten Tanrıverdi, "Yöre halkı huzursuzluktan memnun değil. Şehrin görüntüsünden memnun değildir. Bir an önce seçimler olsa da biz hizmet anlayışı ile oy kullanıp AK Parti yi burada işbaşına getirsek diye düşünüyor. Diyarbakır da şu anki verilere göre biz birinci partiyiz" dedi. Tanrıverdi, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir in belediye paralarını nereye harcadığını da sorarak, "Belediyenin paraları şehirde harcanmak yerine başka yerlere gidiyor" diye konuştu. Özellikle Doğu ve Güneydoğu ya yönelik özel stratejik bir çalışma yürüteceklerini de açıklayan Tanrıverdi, Tunceli de de Alevi aday çıkaracaklarının mesajını verdi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Tanrıverdi, AK Parti nin Doğu ve Güneydoğu ya yönelik seçim kampanyasıyla ilgili İHA ya değerlendirmelerde bulundu. DOĞU YA ÖZEL SEÇİM KAMPANYASI AK Parti nin doğu-batı, kuzey-güney diye ayrımı yapmadığını, Türkiye nin partisi olduğunu kaydeden Tanrıverdi, yerel yönetimlerde de Türkiye nin partisi olarak hareket edeceklerini söyledi. Seçim çalışmalarını tüm Türkiye için aynı uygulayacaklarını ancak yöresel gelenekler, farklılar nedeniyle o yörelere, beldelere yönelik farklı çalışmalar ortaya koyacaklarını ifade eden Tanrıverdi, "Stratejik çalışmalar ortaya konacaktır. Özellikle AK Partili olmayan illerimize yönelik olarak daha da tanıtımı arttıran, hizmeti sunacağımızı ortaya koyan çalışmalarımızı ifade edeceğiz. Aday adayları arasında o yöreye uygun, şehrin dokusunu koruyacak, şehre kimlik ve ruh kazandıracak arkadaşlarımızın olması yönünde çok önemli çalışma ortaya konacak. Bu yörelere ilişkin genel bakışımız içinde yöresel farklılıkları dikkate alan stratejik çalışmalarımız olacak" diye konuştu. DİYARBAKIR DAN KÜRT, TUNCELİ DEN ALEVİ ADAY... Tanrıverdi, AK Parti nin yöreye göre aday belirleyeceğini belirterek, Tunceli den Alevi, Diyarbakır dan Kürt aday çıkaracaklarının mesajını verdi. Alevi-Sünni, Türk-Kürt diye bir ayrıma hiçbir zaman gitmediklerini dile getiren Tanrıverdi, "Ancak bizim tek düşüncemiz yörelerinde sevilen, yörelerinde yaşayan insanlarla uyum olan, uyumlu olabilecek, o şehrin kültürel dokusuna uygun insanlar ortaya çıkacağız. Bu Alevi, Sünni, Kürt, Türk olabilir" dedi. AK Parti nin etnik, bölgesel ve dini milliyetçilik yapmadığını, yerel seçimlerde de buna dikkat edeceklerini kaydeden Tanrıverdi, kişilerin kimliğinden ziyade kişilerin o şehirle bütünleşip bütünleşmediğine, o şehrin dokusuna uygun hizmet edip etmeyeceklerine bakacaklarını ifade etti. "Bizim seçimlerdeki hedefimiz AK Parti olarak seçim kazanmaktan ziyade orada yaşayan halkın kazanımıdır" diyen Tanrıverdi, DTP li ve CHP li belediyeleri şu sözlerle eleştirdi: "Bugüne kadar halk kazanım sağlayamadıysa, Tunceli ye, Diyarbakır a, İzmir e, Mersin e gittiğiniz zaman bunu görürsünüz. Bu çağda arıtma sistemlerinin en sağlıklı noktaya geldiği ürünlerin ortaya konduğu bir zaman diliminde hala büyükşehir ünvanlı bir şehirde halk çöpler içinde boğuşuyor, hala insan sağlığına uygun olmayan su içiyorsa burada hizmet yok demektir. Hizmetin olmadığı bir yerde halkın tercihlerinin ne olacağını biz biliyoruz. Bizim bu belediyelere yönelik çalışmalarımız da daha çok tabiki bu yönde olacak. Zaten halk komşu illerden görüyor. Tunceli yanıbaşındaki il belediyemizin yaptığı hizmetleri görüyor. Tuncelililer gelip geçerken komşu illerde AK Partili belediyelerin hizmetlerini görüyor. Bunun için vatandaş artık şunu söylüyor. Biz ideolojik olarak oy kullanmayacağız değil hizmete oy vereceğiz. Daha önce ideolojik olarak oy kullandık ama hizmet alamadık, şimdi hizmete oy vererek, hizmet almak istiyoruz . Bu Tunceli nin sesidir, Diyarbakır ın sesidir, bu İzmir in sesidir. Bu ses bizim tarafımızdan algılanmıştır. Bizim hizmetlerimizde özellikle AK Partili olmayan yörelerde algılanmıştır. İnşallah 29 Mart ta en az 60 oy oranı ile AK Parti yi Türkiye nin partisi yapacağız." DİYARBAKIR DA BİRİNCİ PARTİYİZ Tanrıverdi, AK Parti nin Diyarbakır da yaptırdığı son anketi de açıkladı. Diyarbakır da birinci parti olduklarını söyleyen Tanrıverdi, "Diyarbakır da oy grafiğimiz gün geçtikçe yukarı çıkmaktadır. Çünkü yöre halkı bu huzursuzluktan memnun değildir. Şehrin görüntüsünden memnun değildir. Bir an önce seçimler olsa da biz hizmet anlayışı ile oy kullanıp AK Parti yi burada işbaşına getirsek diye düşünüyor. Diyarbakır da şu anki verilere göre biz birinci partiyiz" dedi. Tanrıverdi, DTP li Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir e belediye paralarının nereye gittiğini de sordu. Diyarbakır daki belediye ile Ankara daki, İzmir deki belediye arasında hiçbir ayrım yapmadıklarının altını çizen Tanrıverdi, şöyle konuştu: "Herkese aynı imkanları sunduk. Hatta Diyarbakır diğer büyükşehirlere göre daha fazla artış almıştır. Bu kadar imkana rağmen oralarda hizmetin görülmemesi, görülememesi, halkın beklediği hizmetlerin yapılamaması herkesi düşündürüyor. Siz büyükşehirler içerisinde çok daha fazla imkana sahip olacaksınız, maddi olarak ama insanlar bunun karşılığı olarak hizmet göremiyor. Burada şunu düşünmek gerekir. Ya size gelen paraları iyi yönetemiyorsunuz, farklı noktada har vurup harman savuruyorsunuz. Ya da bu paralar şehirde harcanmak yerine bir başka yerlere gönderilerek harcanıyor. Bunun cevabını Diyarbakır Belediye Başkanı vermelidir. Halk da bunun hesabını sormalı

14 Kasım 2009 Cumartesi

SEN NASIL BİR ADAMSIN DERKEN NE DEMEK İSTEDİ


Dün güne rutin işlemle başladım. İstanbul Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi üzerine Savcı Nadi Türkaslan’a talimatla ifade verdim. Hadisenin yeni tarafı, dava açılmadan önce ifademin alınmasıydı. Malum, eskiden iddianame, savunmama bile ihtiyaç duyulmadan hazırlanırdı.
Eski ile yeni arasındaki ortak nokta ise Ergenekon sürecinin rekortmen savcısı Ali Çakır. Savunma almadan iddianame hazırlayan eski savcı Çakır, bu kez şikayetçiydi. “İşte benim savcım” başlıklı yazı ve TV programına daveti nedeniyle yaptığım açıklamayı gerekçe göstererek iki ayrı suç duyurusunda bulunmuş.
İftira, hakaret, adil yargılamayı etkileme, hedef gösterme gibi çok sayıda suç işlediğimi öne sürmüş. Hesaplasan, istediği ceza miktarı, 60 yılı geçiyor neredeyse...
Ne güzel!
Bakkala söyle, ekmek de vermesin.
Daha vahimi, birkaç gün önce, 32. Programı’na katıldıktan sonra çaya davet edip “Ben inançlı insanım, hakkını helal et” diye ısrar eden ve benden helallik isteyen bu adamın, lafı atmosfere karışmadan savcı arkadaşlarını harekete geçirmesidir.
Biz de yedik. 23 Ekim tarihli yazımda yer verdiğim gibi hakkımızı helal ettik. Bana tepki gösteren gönül dostlarına, “Sizin hakkınıza ihanet etmedim, kendi hakkım üzerinde inisiyatif bana aittir” demiştim.
Yanılmışım.
Ne diyeyim? Seni Allah’a havale ediyorum. Hakkım boğazından geçse de inşallah kursağında kalır.
Sahi, sen nasıl bir adamsın?
Yazıklar olsun size
CHP’li Onur Öymen’i anlatmaya gerek yoktur. Yakın tarihte 28 Şubat sürecinden bu yana diplomat ve siyasetçi olarak, statükocu çizginin yılmaz savunucusudur.
Son olarak devirdiği çam, öyle yenir yutulur cinsten değildir. Binlerce vatandaşın hayatını kaybettiği Dersim katliamını savunmuş, daha ileriye giderek terörle mücadeleye örnek göstermiştir. Alevilerin yıllarca sol partilere oy verdiği bilinen gerçektir. Ancak son yıllarda CHP’nin MHP’nin sağına geçmesi karşısında yaşadıkları siyasi güvensizlik, sandığa negatif olarak yansımaktadır.
Ancak, CHP’li Öymen’in bu gafı karşısında bazı Alevi örgütü temsilcilerinin, “AKP’nin ekmeğine yağ sürer” diyerek sessiz kalmayı tercih etmesi, temsil ettikleri inanca büyük ihanettir. Demek ki bu Alevi örgütlerinin başındakiler, kendilerine siyasi veya ekonomik rant sağlayacak arayış içindeler. Yazıklar olsun size.

Telefonlar nasıl dinlenir?
Yeni tartışma konularından biri, Yargıtay ve bazı yargı mensuplarına ait telefonların dinlendiği iddiasıdır.
Özellikle, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na (TİB) yapılan baskının ardından bu iddiaların yoğunlaşması, ister istemez bu kurumu boy hedefi haline getirdi. TİB, sanki hukuk dışı telefon dinlemelerinin yapıldığı merkez gibi sunuldu.
Oysa, burası, sadece aracı bir kurumdur. Hangi telefonların dinleneceğine dair alınmış mahkeme kararlarının regüle edildiği bir yerdir. TİB’e ait hiçbir merkezde telefon dinleme istasyonu bulunmuyor.
Mahkeme kararları üzerinden telefon dinleme yetkisi MİT, Asker ve Emniyet’te var. Her kurumun dinleme ve takip sınırları da mevzuatla belirlenmiştir.
Buna rağmen hukuk dışı dinleme yapılıyorsa, TİB üzerinden olmaz. MİT, Asker veya Emniyet yapıyordur. Ya da dinleme teknolojisine sahip yasa dışı kurum, örgüt veya şahısların işidir. Hukuk dışı dinleme tespiti yapılacaksa bu merkezlerde dolaşılması gerekirdi.
TİB kayıtlarında, sadece telefon dinleme ve teknik takibe ait mahkeme kararlarını bulursunuz. O da 3 ay süreyle arşivlenir ve yok edilir.
O halde, neden YARSAV ve Sincan Hakimi Osman Kaçmaz, TİB’e asılıyor. TİB kayıtlarının incelenmesi konusunda mahkeme kararları alınıyor?

TİB operasyonunun hemen ardından Yargıtay’ın telefonlarının dinlendiği iddiasının kısa sürede basınla paylaşılması, aslında yukarıdaki sorunun basit cevabıdır.
Basınla paylaşılan o iddia, hukuk dışı telefon dinleme kaydı değildir. TİB Başkanına göre Yargıtay’ın telefonları dinlenmedi. Buna rağmen böyle bir kararın nasıl verildiği sorusuna cevap arıyorsak, adresi, TİB değil, karara imza atan mahkemedir.
Ama o operasyondaki maksat, adrese erişmek değil, cepheyi genişletmekti. Artık, Yargıtay, dolayısıyla tüm yargı camiası, cepheye dahil edilmiştir.
Hukuk dışı dinleme tespiti yapılacaksa MİT, Jandarma ve Emniyet istasyonlarına baskın yapılması gerekirdi.
Haklarını teslim etmek gerekir, başardılar!

Sayın Arınç el atın şu işe
Albay Dursun Çiçek imzalı olduğu belirtilen Demokrasiye Müdahale Planı, internet hukukuna olan ihtiyacı, bir kez daha gözler önüne serdi.
Kabul etmek gerekir; internet medyası, çığ gibi büyüyen ve etki alanı giderek yayılan bir kitle iletişim aracına dönüştü.

Kitleleri etkileme ve yönlendirme gücüne sahip böyle bir aracın, başı boş bırakılması kabul edilemez. Hukuk zemininde yapılandırılması başarılamazsa, hem özel hem kamu hukuku için giderek artan biçimde tehdit unsuru haline gelecektir.
Bakın, Genelkurmay tarafından işleme konan, sözüm ona irticai ve bölücü faaliyetlere karşı kullanılan internet sitelerinde ne senaryolar pişirilmiş!
“AKP türbana dolan”, “Gül İslamcı öğrencilerle buluştu”, “Türkiye molla rejimine gidiyor” haremlik selamlık yılbaşı” gibi seçtikleri başlıklar, yazarlar ve yaptıkları alıntılar, Ergenekon siteleriyle aynıdır.
Bu arada kurunun yanında yaş da yanıyor. Sorumluluk sahibi internet siteleri hatalarının bedelini öderken, kaçak internet patronları küfre kılıç sallamakta beis görmüyor.

Bu konuda sorumlu bakan olarak Bülent Arınç, internet hukukunun hayata geçirilmesinde öncü rol oynarsa, tarihi bir iş yapacaktır.

Yargıtay dinlendiyse durum cidden vahim


YARGITAY Başkanı Hasan Gerçeker, Yargıtay’a ait telefonların mahkeme kararıyla dinlendiğine ilişkin iddialar üzerine, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından bilgi istedi.


Gerçeker, konuya ilişkin, “Böyle bir durum varsa son derece vahimdir. Çünkü, hiçbir mahkeme, Yargıtay’ın telefonlarının dinlenmesi için karar veremez” dedi. Gerçeker, şunları söyledi:

‘Yargıtay bağımsızdır’

“Dinlemeleri yapan Telekominikasyon İletişim Başkanlığı devlet tarafından kurulmuş, ancak belli suçlar için mahkeme kararıyla telefonları dinleme yetkisi verilmiş bir kamu kuruluşudur. Yargıtay bağımsız bir kurum olduğu için Yargıtay’da yapılacak telefon dinlemesi, ancak Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu izniyle olur.

‘Raporu bekliyoruz’

Hiçbir mahkeme Yargıtay’la ilgili dinleme kararı veremez. Yargıtay’ın telefonlarının dinlendiğine ilişkin haberleri dikkate alıp Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan istediğimiz raporun gelmesini bekliyoruz. Yargıtay’ın telefonlarının dinlendiği ortaya çıkarsa gereği neyse yapacağız. Eğer hukuka aykırı bir dinleme yapıldıysa vahim bir durum. Bizim telefon dinlemeleriyle ilgili açıklamalarımız, Yargıtay’ın kesinleşmiş kararları var.”

12 Kasım 2009 Perşembe

Adalet Bakanlığı: Yargıtay ve savcıların dinlenmesi sözkonusu değil


Adalet Bakanlığı, ''Yargıtay ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına bağlı santrallerin ve bu santrallere bağlı görüşme yapan tüm hakim ve Cumhuriyet savcılarının dinlenmesinin talep edilmesi ve dinlenmesinin hiçbir şekilde söz konusu olmadığını'' açıkladı.

''Dinleme kararı verilen ve bazı basın yayın organlarında Yargıtay santrali olduğu ileri sürülen telefon numarasının, Yargıtay Birinci Başkanlığı adına kayıtlı, soruşturmada ismi geçen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu'na tahsisli ve odasında kullandığı telefon numarası'' olduğunu bildiren Adalet Bakanlığı, Telekomünikasyon İletişim Başkanı'nın açıklamasına göre bu numaranın da teknik sebeplerle dinlenemediğini'' bildirdi.
Adalet Bakanlığı, ''Son 5 yıl içerisinde adalet müfettişlerinin talebi üzerine toplam 69 hakim ve cumhuriyet savcısı hakkında mahkemelerce dinleme kararı verildiğini, 11 bin 206 hakim ve Cumhuriyet savcısı ile 70 milyon vatandaşın Adalet Bakanlığınca dinlettirildiği iddialarının gerçek dışı, bilgi kirliliği oluşturmaya ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik bilinçli bir saptırma'' olduğunu'' duyurdu.
Adalet Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinden yapılan yazılı açıklamada, yazılı ve görsel basında yer alan ''İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve Yargıtay santral telefonlarının dinlendiği iddiasıyla'' ilgili haberler ve açıklamalar üzerine kamuoyunun bilgilendirilmesine gerek görüldüğü belirtildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü bir soruşturma sırasında, bazı hakim ve Cumhuriyet savcılarının da isimlerinin geçmesi üzerine konunun Adalet Bakanlığına intikal ettirildiği ifade edilen açıklamada, ''Bu evrakta adı geçenler hakkındaki iddiaların açıklığa kavuşturulması bakımından, inceleme yapılması ve delil elde edilmesi halinde soruşturmaya geçilmesi için 15 Nisan 2008 ve 5 Eylül 2008 tarihli onaylar ile Bakanlığımızca izin verilmiştir'' denildi.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
''Bu çerçevede görevlendirilen adalet müfettişleri, kendilerine tevdi edilen belgelerde yaptıkları incelemeler sonucunda, ilgili 56 hakim ve Cumhuriyet savcısı hakkında delillerin toplanması amacıyla bu kişilerin telefonlarının dinlenmesini mahkemeden talep etmişlerdir. Bu talep üzerine görevli ve yetkili mahkeme tarafından ilgili hakim ve Cumhuriyet savcıları hakkında dinleme kararı verilmiştir.
Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından yapılan inceleme sonucunda aralarında İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının da bulunduğu 46 hakim ve Cumhuriyet savcısı hakkında 16 Eylül 2009 tarihli rapor ile soruşturmaya geçilmesine yer olmadığı teklif edilmiştir.
Soruşturması tamamlanan Ömer Faruk Eminağaoğlu ve Osman Kaçmaz'la ilgili evrak tefrik edilerek yetkili mercilerine gönderilmiştir. Diğerleriyle ilgili işlemler devam etmektedir.
Soruşturma kapsamında, ilgililerin odalarında kullandıkları telefon numaraları hakkında mahkemelerce dinleme kararı verildiği ve yetkili makamlarca bu doğrultuda işlem yapıldığı belirtilen dinleme kararı verilen ve bazı basın yayın organlarında Yargıtay santrali olduğu ileri sürülen telefon numarası, Yargıtay Birinci Başkanlığı adına kayıtlı, soruşturmada ismi geçen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu'na tahsisli ve odasında kullandığı telefon numarasıdır. TİB Başkanının yaptığı açıklamaya göre bu numara da teknik sebeplerle dinlenememiştir. Kamuoyuna yansıdığı şekilde Yargıtay ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına bağlı santrallerin ve bu santrallere bağlı görüşme yapan tüm hakim ve Cumhuriyet savcılarının dinlenmesinin talep edilmesi ve dinlenmesi hiçbir şekilde söz konusu değildir.''
-''69 HAKİM VE CUMHURİYET SAVCISI HAKKINDA DİNLEME KARARI VERİLMİŞTİR''-

''Sözü edilen 56 kişi dahil son 5 yıl içerisinde Adalet müfettişlerinin talebi üzerine toplam 69 hakim ve Cumhuriyet savcısı hakkında mahkemelerce dinleme kararı verildiği'' bilgisinin yer aldığı açıklamada daha sonra şöyle denildi:

Başbakan Erdoğan ve Yargıtay'a suikast planı



Ergenekon davasının delil klasörlerine giren istihbarat elemanı gizli tanık ‘Selçuk’un ifadesi, Yargıtay ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ı hedef alan suikast planlarını gözler önüne serdi.


İddia edilen Ergenekon Terör Örgütü’nün, geçen hafta Yargıtay 8. Ceza Dairesi Başkanlığı'na seçilen Serpil Özün Çetinkol ile eski Başkan Zeki Aslan ve üyelere suikast planladığı öne sürüldü.

SUİKAST FİKRİ KİMDEN ÇIKTI?

SUİKAST TEKLİFİ SAVAŞ YARBAY'DAN!

Gizli tanığın ifadesinde akıllara durgunluk veren şu bilgiler yer alıyor:

"Yargıtay üyeleri Yahudiler’e çalışıyor, bunlar vatan haini, bunların temizlenmesi lazım, şeklinde telkinlerle üyelere yönelik eylem yaptırılmaya çalışılıyordu. Bu şekilde Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin üyelerinden Zeki Aslan, Serpil Çetinol diye bir bayan ve Kubilay abi dedikleri Kubilay Özkan isimli üyeler ve bazı savcılara suikast türü eylemlerin yapılması konuşuluyordu. Yargıtay üyeleriyle ilgili çok özel bilgiler ve istihbaratlar arkadaşıma verilmiş. Arkadaşım bu bilgilerden bana bahsetti. Ancak arkadaşım bu eylemi gerçekleştirmemiş. Bu teklifi Savaş Yarbay yapmıştı."

TÜM NOTLARI GÖRDÜM

Daha sonra Danıştay saldırısı gerçekleşince hemen bu olayların aklına geldiğini Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz'e anlatan gizli tanık, suikastı gerçekleştirmeyen arkadaşının Yargıtay 8. Ceza Dairesi üyeleri hakkındaki bilgi notlarını da kendisine gösterdiğini belirtti.

Gizli tanık, "Bu notlarda bazı Yargıtay üyelerinin, tetkik hakimleriyle olan ilişkilerinden, özel hayatları ve diğer irtibatlarıyla ilgili birçok yazılı bilgi arkadaşıma verilmişti" diye konuştu. Ergenekon sanığı Veli Küçük, Levent Ersöz ile bazı MİT ve JİTEM görevlilerini yakından tanıyan gizli tanık, “Suç işleyen kişilerin dosyaları sonunda Yargıtay'a gidiyordu. Fakat bazı dosyalar kendi adamlarına değil başka kişilerin bulunduğu bir daireye düştü” dedi.

YARGITAY 8. DAİRESİ BAŞBAKAN'I HAPİSE GÖNDERMİŞTİ

Yargıtay 8. Ceza Dairesi karara bağladığı davalarla Türkiye'nin gündeminden hiç düşmedi. Düşünce özgürlüğü ve örgütlü suçlarla ilgili davalara bakan 8. Ceza Dairesi, Susurluk Davası ve Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın okuduğu şiir dolayısıyla aldığı cezayı da onamıştı. Avukat Alparslan Arslan tarafından 'başörtüsü yasağı getirdi" diye gerçekleştirilen Danıştay 2. Dairesi gibi Yargıtay 8. Ceza Dairesi de 28 Şubat döneminde verdiği kararlarla kamuoyunda tartışmaya neden olmuştu. İddia edilen Ergenekon Terör Örgütü’nün tıpkı Danıştay saldırısında olduğu gibi Yargıtay 8. Dairesi'ne de saldırı gerçekleştirip olayı dindar kitlelerin üzerine yıkmayı planladığı Ergenekon iddianamesinin ek delil dosyalarında yer aldı.

BAŞBAKAN ERDOĞAN'A SUİKAST PLANI

BAŞBAKAN'A BOMBALI SUİKAST

Yakından tanıdığı Veli Küçük'ün bir başsavcı ve bir ağır ceza başkanıyla sürekli görüştüğünü bildiğini anlatan gizli tanık Selçuk, kendisinin de bir kez başsavcıyla görüştüğünü söyledi. Başsavcıyla daha çok İrfan Yüzbaşı ve Savaş Yarbay'ın görüştüğünü belirten gizli tanık, Başbakan Erdoğan'a suikast planını da anlattı.

İşte gizli tanığın şok sözleri: "Savaş Yarbay, bir gün benim arkadaşım olan ismini vermek istemediğim kişiye, Başbakan Erdoğan'ın Türkiye'yi sattığını ve öldürülmesi gerektiğini söylemiş. İkametine girerken evinin yanında bulunan Karadenizlilere ait bir araç yıkama yağlama istasyonunun önüne C-4 patlayıcılarla donanmış araçla suikast yapılmasını teklif etmiş.

Hatta yıkama yağlamacıda sıra bekleyen araba gibi park edilip, Başbakan geçerken kumandayla patlatılıp Başbakan'a suikast yapılacaktı. Bu şahıs bana, 'Bize vatan millet dediler bazı işler yaptık. Ancak Başbakan'ın öldürülmesi hususunun, vatan milletle bağdaşır bir yanını görmediğim gibi vatan haini de oluruz. Bu iş değil bizi, sülalemizi bile yerin dibine batırır' diye teklifi kabul etmediğini söyledi."

Yargıtay'ın da dinlendiği kesinleşti! son durum ne?


Yargıtay'ın telefonlarının dinlendiği ortaya çıktı. Yargıtay'a ulaşan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı raporuna göre, Yargıtay santrali dinlendi. Bu, santrali kullanan 250 hakim ve savcının telefon konuşmalarının dinlenmiş olabileceği anlamına geliyor.
Gelişmeler üzerine erken toplanan Yargıtay Başkanlar Kurulu, Yargıtay telefonlarının dinlendiğine ilişkin Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan gelen belge üzerine ön inceleme kararı aldı. Belgede İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 3 Kasım 2008'de dinleme kararı aldığı belirtiliyor.
Kurul, ön inceleme raporunun tamamlanmasının ardından önümüzdeki günlerde yeniden toplanacak.
Yargıtay Birinci Başkanlığı, Sincan Birinci Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı doğrultusunda Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nda yapılan inceleme sonunda hazırlanan raporu Sincan Cumhuriyet Başsavcılığından istemişti.
Yargıtay Başkanı'ndan açıklama
Yargıtay Başkanı Gerçeker, bu sabah Yargıtay'a gelişinde gazetecilerin konuya ilişkin sorularını yanıtlamıştı.

Gerçeker, "Yargıtay ile ilgili bir dinleme varsa biz onun takipçisi olacağız. Yargıtay'ın telefonlarının dinlenebilmesi için Birinci Başkanlık Kurulu'nun izni olması lazım, karar olması lazım. Onun dışında Yargıtay'ın telefonlarının dinlenmesi mümkün değil" diye konuştu.


İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin'in de örgüt soruşturması kapsamında dinlendiğinin hatırlatılması üzerine Gerçeker, devam eden davalarla ilgili bir şey söyleyemeyeceğini ifade etti.

Yargıtay Başkanı Gerçeker, hakim ve savcıların dinlenmeleriyle ilgili birbiri ardına belgeler ortaya çıktığının ifade edilmesi üzerine de konunun Yargıtay kurullarında değerlendirileceğini, daha sonra basına ve kamuoyuna bilgi verileceğini söyledi.

Radikal gazetesinin haberine göre, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nda yapılan inceleme, Yargıtay 1. Başkanlığı'nın santral telefonlarının Adalet Bakanlığı'nın isteğiyle dinlendiğini ortaya koydu.

Diğer dinlenenler

Adalet Bakanlığı'nın meslekten ihracını istediği Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin ve yine meslekten ihracı istenen Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu'nu da dinlettiği iddia ediliyor. Yorum Yaz